22 Aralık 2008 Pazartesi

HAYALLERE SIĞMAYAN MİNYATÜR ODALAR
























































MERHABA

Bu görmüş olduğunuz resimlerdeki odalar bir minyatür sergisinden.Bu harika minyatür odaları yapan sanatçının adı HENRY KUPJACK.Sergi 17 aralıkta başladı ve 15 MART'a kadar da gezilebiliyor.Bu harika eserlerin sergilendiği yer ise RAHMİ KOÇ MÜZESİ.

HENRY KUPKACK yıllardır minik,büyüleyici ve her detayı kusursuz dünyalar yaratıyor.
Bu sergideki odalar o kadar küçük ki bir dev olduğunuzu hissediyorsunuz.Küçük ekranlı bir televizyondan içeri bakıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.

Minyatür Odalar'ın büyüleyici etkisini anlatmak içinse 'Minyatürler,aynı çocukken oynadığımız oyuncaklar gibi,kendi dünyanızı yaratabilmek için eksik parçaları doldurduğunuz oyunlar gibi'diyor Henry Kupjack.

İnanılmaz güzellikte yapılmış her detay düşünülmüş İstanbul'da yaşayanların ve 15 Marta kadar istanbul'a yolu düşecek olanların gezmesi için inanılmaz bir yer.Hem sergiyi hem de inanılmaz güzellikte olan müzeyi gezmek içinde iyi bir fırsat.

İskender'in Kuşatma Çadırı,Japon Çiftlik evi çadırı,Osmanlı kahvehanesi ,Bir sandık içinde tasarlanmış Korsan Kaptanın Kamarası daha neler neler daha detaylı bilgi için BURAYA BAKABİLİRSİNİZ.
Daha sonra da Rahmi Koç Müzesi'nde çektiğim resimleri ekleyeceğim.
Bu sergiyi tavsiye eden Nihal ablayada sonsuz teşekkürler.


























21 Aralık 2008 Pazar

MİDYE KABUĞU ŞEKLİNDE KUTU



Bu kutu kurstaki ablalarımızdan Nihal ablamızın yapmış olduğu kutu.Kendisi kolu çok ağrımasına rağmen uslanmaz bir folyocu azimle çalışmaya devam ediyor .Maşallah nazar değmasin diyorum.Ellerine sağlık Nihal abla.Mdf kutuyu önce beyaza boyadı sonra inci beyazına boyadı ve kursta da Rabia hocamız mum ile islendirip mermer görüntüsü kazandırdı.Binbir güçlükle Nihal ablanın kestiği folyoları üstüne yapıştırdı.Resimde pek belli olmasada boncuklarını yapıştırıp vernikledi.Şahanede oldu resimdekinde çoook daha güzel onuda belirteyim.


CAMLI TEPSİ

Bu camlı tepsi bizim sevgili folyo hocamız Rabia Güler Özsoy'un ilk kursa gittiği zamanlarda yaptığı tepsi.Ellerine sağlık gerçi o her ne kadar rengini evine uymuyor diye beğenmesede biz çok beğendik.

16 Aralık 2008 Salı

NASIL ŞİRİNLER :=)






Bugün bu şirin mi şirin tatlı mı tatlı bebekler karşıma çıktı bir maille 10marifete yazı olarak ekledikten sonra blogumada ekleyim dedim bu güzellikleri.Camille Allen diye bir bayan polimerkil hamurundan yapıyormuş .Ellerine sağlık.İçeride daha ne güzellikler var BURADAN BUYURUN

10 Aralık 2008 Çarşamba

MARTI YÜZÜ

VOLKAN KONAK'IN kasetinde okuduğu benim çok sevdiğim güzel şiiri




Deniz kıyısında
Bir martıyla konuşurken görüyormuş
Dostlarım beni sürekli,
Bir kaptanım çünkü kağıt gemilerden emekli
Gülemedim ki hiç,
Hasta yatağının başucunda
Haberi bu yüzden yoktur annemin
Sol yanağımdaki gamzeden
Komodinin üstündeki
İlaçların sayıları arttıkça
Gökdelenin uzamasına sevinirdim
Ve bilemezdim,
Annemin yaşantısındaki renkliliğin
Yalnızca raflara dizili kavanozların içerisindeki
eçeller olduğunu
Bilerek mi almadın giderken
Başının yastıkta bıraktığı çukuru.
Güveniyordum oysa ben sevgimize
Vapur iskelesi ya da tern istasyonundaki
Saatin doğruluğu kadar.
Beni senin gibi
Bir de annem terk etmişti
Ki göbeğimde duru
Onun yokluğundan bana kalan çuku.
Sıralanmış saksılar vardı.
Limana bakan penceremizin önünde
Ve çiçekler arkasında
Ekmek kırıntıları serpen
Martı yüzlü bir anne
Terasta toplanan kadınlar
Limandaki beyaz geminin ışıkları yanınca,
Dedikodusunu yapmayı unuturlardı.
Tam o saatlerde sokaktan geçen biletçi kızın
Annesinin dizlerinin dibinden hiç ayrılmayan
Uslu bir çocuk gibidir limandaki deniz
Ama sokağa çıkıp dalga olmak geçer yüreğinden
Hiçbir bardakta dudak payı bırakmadınız bana
Bir kaşık sesini bile çok gördünüz
Şekersiz içerek çaylarınızı
İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine
Kendi başıma zor sığıyorum bugün
Büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne?
Kabuğunu koparmadan,
Ne bir elmayı soyabildim
Ne de iyileştirebildim bir yaramı
Ama karşıma çıkınca
Kızmadım hiç elma kurduna
Bendim çünkü bıçağı saplayan
Onun yurduna
Büyüklerle ben yapamıyorum
Çocuklarda almıyor beni oyunlarına
Devlet dairesinde
Yangından kurtarılamayacak sıkışmış
Bir çekmece gibiyim açılamıyorum sana.
Kardeşiyle sokaklarda
Hep bir örnek giydirilen sen
Nasıl sevmezsin eşitliği,
Yürürken düşen çoraplarını
Aynı hizaya getirmek için
Annen değilmiydi önünde diz çöken
Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını
Kumbara sanıp harçlığımı atardım
Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım

4 Aralık 2008 Perşembe

MAKYAJ AYNASI



Bu folyo ile süslediğim makyaj aynasını bir arkadaşım istedi ona yaptım daha kendisi görmedi .Umarım beğenir.Güle güle kullansın.